M. C. Escher’in benim için ne anlama geldiğini daha önce yazmıştım. Kısaca özetlemek gerekirse, Escher benim için her şeye farklı bir açıdan da bakılabileceğini/bakılması gerektiğini öğreten insandır. Cuma akşamı Arzu’dan öğrendiğimiz ve hemen planlayarak Cumartesi günü gittiğimiz Cer Modern’deki M. C. Escher ve Çağdaşları sergisi gerçekten nefisti.
Aslında yola çıktığımızda aklımda daha önce gittiğim ve çok zayıf olduğunu düşündüğün Salvador Dali sergisi vardı. O yüzden beklentimi çok da yükseltmiyordum. Ama sergi salonuna girdiğimizde her şey bir anda değişti. Salonun girişinde Escher ve diğer sanatçıların kısa biyografilerini okumaya başladık. O sırada yanımızdan geçen orta yaşlı yabancı bir adam hayıflanarak “only turkish!” diyerek geçtiğinde Erdem‘e dönüp “hakikaten neden İngilizcesi de yok yahu!” dedim. Aklımıza Budapeşte’deki Terror Haza (House of Terror) müzesi geldi. Orada da duvarlara işlenmiş yazılar sadece Macarca idi.
İçeri doğru ilerlediğimizde ilk duvarda Escher’in ve çağdaşlarının kullandığı Taş Baskı (Litograf), Ahşap Baskı (Woodcut), Ahşap Oyma Baskı ya da Ahşap Gravur Baskı (Wood Engraving) gibi baskı tekniklerin kısa açıklamaları vardı. Defalarca okuyup bir şey anlamadık. Zaten içeri geçip eserlerin yanındaki türünü okuyunca “nasıl yani? bu nasıl taş baskı olur? ama!” gibi tepkileri sürekli verdik. Hatta birkaç kez başa dönüp açıklamayı okuyup geri gelenlerimiz de oldu…
Çalışmaların olduğu bölüme girdiğimizde Escher’in en meşhur eserlerinden biri olan “Çizen Eller” ve kendi portresi bizi karşıladı. Çok mutlu olmuştum. Bolca inceledim. Hemen fotoğraf çekindim. İtiraf etmeliyim çalmak da istedim! Ama diğer insanlar da görsün diye çalmaktan vazgeçtim 🙂
İlerledikçe çok sevdiğim eserleri dışında hiç görmediğim eserlerini de büyük bir hayranlıkla inceledim. Dağınık olarak salonda dolaşmamıza rağmen zaman zaman birbirimizi çağırıp “şuna bak adam ne yapmış ya!” gibi tepkiler de verdik. Sergi boyunca bol bol Escher’in insan olmadığını dile getiren cümleler kurdum!
Hiç huyum olmasa da (gerçekten!) çokça fotoğraf çekinip geziyi tamamladık. Çıkarken aklımda çok sevdiğim ama sergide olmayan 3-4 çalışması kaldı. Bir dahaki sefere dedim. Hediye dükkânına girip Escher’in çalışmalarını içeren kitaplardan birinde bu eserleri heyecanla bizimkilere gösterdim. Bir süre sonra “yeter, biz de biliyoruz!” diyecekler diye korktum ve sustum.
5 Ağustos’a kadar devam edecek sergiyi Escher’i bilseniz de bilmeseniz de görmenizi öneririm. Hem belki de Escher bana yaptığı gibi size de aslında her şeyin göründüğü gibi olmadığını, her şeyin içinde siyahlar kadar beyazlar, beyazlar kadar siyahlar olduğunu ve her şeye farklı bir açıdan da bakılabileceğini/bakılması gerektiğini fısıldar.
Cer Modern’den;
Hollandalı grafik sanatçısı Maurits Cornelis Escher’in (1898-1972) yapıtları, zamana meydan okur. Bakanı gülümsetir; zihnini hem zorlar hem karıştırır. Amsterdam’daki Rijks Müzesi, koleksiyonunda hem Escher’in 70’e yakın baskısını hem de onun ile sanatsal ilintisi bulunan çağdaşlarının işlerini bulunduruyor. Bu çağdaşların işlerindeki hafif gerçeküstü tınılar, zihnimizde Escher’in işlerinin bir bağlama oturmasına yardımcı olur. Bu çerçevede, Escher’in öğretmeni Jessurun de Mesquita’nın tuhaf konulu ahşap kesimleri, Lou Strik, Herman Berserik ve diğerlerinin yapıtları Türkiye’de ilk kez Ankara’da sergilenecek olan Escher’in yapıtlarına eşlik edecek. Hollanda-Türkiye arasındaki ilişkilerin 400. yılı çerçevesinde Cer Modern’de düzenlenen bu sergi, Hollanda’nın ulusal günü “Koninginnedag” resepsiyonunda, 2 Mayıs’ta açılacak ve 5 Ağustos 2012 tarihine kadar açık kalacak.
“M. C. Escher ve Çağdaşları Sergisi” üzerine bir yorum