Cansın’ın babaannesi, 89 yaşındaki, Kamile babaannenin en sevdiği yarışma programlarından biri TRT’de yayınlanan 3’te 3. Babaanne her denk geldiğimizde bana ve Cansın’a “başvursanıza” diyor, biz de “seçmezler nasıl olsa” diyerek ayak sürüyorduk. Yine bir gün benzer bir muhabbet döndükten sonra sırf onun gönlünü almak için, laptopu elime aldım ve bodoslama olarak başvuru formunu doldurup, ardından da video çekip gönderdim.

Bir hafta sonra Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı’nda dolaşırken telefonum çaldı. Arayan 3’te 3 programından bir göreviydi. Formumu beğendiklerini söyleyip video görüşmesi yapmak istediklerini ilettiler. Günümüzü ayarladık ve sonrasında da aramalarını beklemeye başladım.

Görüşme günü yaklaşık 30-40 dakikalık bir görüşme yaptık. Kendinizi tanıtın, hobileriniz, fobileriniz, neler yaparsınız, 500 bin lira kazanırsanız ne yapmayı planlıyorsunuz vesaireden sonra yarışma formatına uygun 3’er cevaplı hızlı sorular sordular ve görüşmeyi sonlandırdık.

Videoyu diğer yetkililerin izleyeceğini, olumlu bulunması halinde de, sezon arasında olduğumuz için, 3 ay içinde dönüş yapacaklarını, ama eğer olumsuz olursa da herhangi bir arama yapılmayacağını belirttiler.

“Sezon arası” ve “3 ay” muhabbeti nedeniyle, dönerlerse ancak eylül gibi döneceklerini beklerken, yaklaşık 10 gün sonra, Ürgüp’ten dönüş yolundayken telefonum çaldı. 3’te 3’ten arıyorlardı. Telefonu açtım ve hoşbeşten sonra çekimler için çağırdıklarını söylediler. Günü ayarladık ve benden çekimde giymek adına 3 adet giysi kombini yapıp göndermemi rica ettiler. Ben de fotoğraf çekip gönderdim ve olumlu gördüklerini çekim günü için hazırladım ve bu sefer de günü çekimi beklemeye başladım.

Çekimlere misafir olarak kimseyi almıyorlardı o yüzden Saray ile Kazan arasındaki çekim yerine ulaştığımızda bizimkilere elveda dedim, Cansın ve Zeki baba da telefonu beklemek ve zaman geçirmek için Kazan’a doğru yola çıktılar.

Yarışmacıların hazırlandıkları ve sıralarını bekledikleri ufak odaya girdiğimde içeride 3 kişi vardı. Tanışma faslından sonra oradan buradan muhabbet etmeye başladık. Bu sırada içeriye, benim de yayınlandığım bölümdeki yarışmacılardan olan Şahzuvar Abi girdi. Herkes bir anda ona doğru dönüp “ne oldu?” diye sordular, o da neler yaptığından bahsetti.

Ben sıramı beklerken bu döngü sürekli tekrarlanıyordu. Bir yandan yeni yarışmacılar geliyor, muhabbet ediyor ve akabinde yarışmadan çıkanlar geliyor ve neler yaptığını öğreniyorduk.

Daha önce 4 kez NTV’de canlı olarak yayınlanan, futbol programı, Yenilsen De Yensen De’ye katıldığımda da olduğu gibi çekim öncesi herhangi bir heyecan yaşamıyordum. Gayet rahattım ve ortamın tadını çıkarıyordum. (Katıldığım tüm Yenilsen De Yensen De bölümleri için tıklayın…)

Bir ara yönetmen odaya geldi ve yanımda getirdiğim giysi kombinime göz atıp onay verdi. Yaklaşık 20 dakika sonra bir arkadaş gelip yarışmanın formatından bahsetti, ardından da bir “deneme turu” yapıldı. İçeri girip neler yapmam gerektiğinden, nereye oturacağımdan vesaire bahsedilip sunucu Pelin Çift ile birkaç deneme muhabbeti yaptık.

Ardından stüdyoya giriş yapacağım yere geçtim ve Pelin Hanımın adımı söylemesini beklemeye başladım…

Bundan sonrası yarıştığım bölümü izlemek isteyenler için spoiler içerir. 🙂

Yarışmadan önce tek korktuğum şey bildiğim bir soruda elenmekti. Hani olur da heyecan yaparsam diye düşünüyordum. Bunun dışında “kelimeler” ya da şairler konusunda soru gelirse zorlanacağımı düşünüyordum. Zaten çoğu kişi için kolay gelse de yarışma boyunca tek heyecanımı da “ehvenişer” sorusunda yaşadım. “Elenirsem bu soruda elenirim” diye geçirdim soruyu okurken. Furkan Beyin de yardımlarıyla bir şekilde ilerlemeye devam etmeyi başardım.

Yarışmaya katılmadan önce hedef olarak 150 bin lirayı belirlemiştik. Fakat son anda 50 binde karar kıldım. Son soru geldiğinde de cevabın %95 Fransızca olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden de soruyu cevaplama bölümüne oldukça rahat bir şekilde giriş yaptım. Cevabım Fransızca olacaktı. Düşünmeye ve muhabbet etmeye başladım. Biraz fazla uzatmış olmalıyım ki “30saniye” geri sayımı başladığında ben de soruyu bir kere daha sesli okuyordum. İşte o an gerçekten ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü “uluslararası” kelimesini okudum ve “İngilizce” dedim. Sonra da onayladım ve “eyvah” diye geçirdim içimden!

Gerçekten çok acayip bir deneyimdi. Çünkü soru geldiğinde mantıken cevabın asla İngilizce ve İtalyanca olmayacağını düşünüyordum, o şekilde de dillendirdim. Geri sayım heyecanıyla bir anda cevabımı değiştirdim ve hızlıca pişman oldum!

Çekim bittikten sonra Pelin Hanım, “başından beri Fransızca, Fransızca diyorsunuz. Neden değiştirdiniz?” dedi. Diyecek bir şey yoktu çünkü o kadar rahatken neden böyle bir hata yaptığımı kendim bile anlamlandıramıyordum!

Stüdyodan çıkışta görevli arkadaş, “çok sakindin” dedi. Ben de evet hiç heyecanlanmadım ama son dakikada neden saçmaladığımı anlamadım bir türlü dedim şaşkınlıkla. O da, her çekimde birçok yarışmacıyı izlediği için yani görmüş geçirmiş biri olarak, oldukça rahat bir şekilde, “çok oluyor ya. Yarışmacılar bir anda fikirlerini değiştirip sonrasında pişman oluyorlar” dedi. İlk olmadığım için gülümsedim. 🙂

Ardından da “sağlık olsun” dedim ama birkaç gün gerçekten içim içimi yedi. Sonuçta böyle bir ortamı deneyimlemek çok keyifliydi ama yine de kendimi anlamak adına, bu kadar rahatken, son anda, neden ve nasıl fikir değiştirdiğimi ve saçmaladığım sorusu bir türlü aklımdan çıkmıyordu!

Eve döndüğümde babaanne “ne yaptın” diye sordu. Sonucu söyleyince “sağlık olsun. Seni izleyeceğim ya televizyonda bana o yeter” dedi. Gülümsedim. Çok hoşuma gitmişti.

Yaklaşık bir ay sonra yarışmanın yayınlanacağı gün sabahı babaanne aradı. “Akşam seni izleyeceğim” dedi ve heyecanla gülmeye başladı. TRT’deki fragmanı izlemiş ve hemen aramıştı.

Yarışmam TRT’de yayınlanırken ve ardından aile, akrabalar ve arkadaşlarla muhabbet ederken gerçekten de keyifli bir şey yaptığımı anlayıp tadını çıkartmaya başlıyordum…

Yarışmanın Tanıtm Filmi

Yarışma