Birkaç ay önce, IKEA’dan Pyssla satın alırken, stantta örnek olarak asılı duran SpongeBob ve Patrick’in fotoğrafını çekmeyi de ihmal etmemişti. Birkaç gün önce fotoğrafa bakarak SpongeBob ve Patrick’i yaptığında Pyssla benim de ilgimi çekti. Hemen akabinde gaza gelmiş bir şekilde “insanlar neler yapmış acaba” diye nette dolaşırken çok sevdiğim Minionları görüp birkaç tanesini yaptık.
Bir sonraki gün, daha önce yapılmamış bir şey yapayım diye düşünmeye başladım. Aklıma ilk gelen Gençlerbirliği logosu idi. Duygu’ya konuyu anlattım ve o da logoyu Pyssla’nın beyaz tablosu boyutlarında (29cmx29cm) kareledi. Fakat sorun logonun oval yerlerinde aynı kareye birden fazla rengin düşmesiydi. Daha hassas olması için birden fazla tablo kullanmak ve devasa bir şeyler yapmak gerekiyordu. arkadaşımın “Alkaralar’ın keçisini yapsana!” dedi ve kafamın üstünde bir düşünce balonu oluştu. Ardından Tuğçe’nin, “mali yaparken fotoğraf çek de onparmaktaonmarifet.blogspot.com’a ekleyeyim” sözleri, iyice gaza gelmemi sağladı.
Önce Abreg’den Alkaralar logosunun büyükçe bir halini paslamasını istedim. Ardından bir kere daha Duygu’nun kapısını çaldım ve logoyu tablonun üstüne karelemesini rica ettim. Yine oval yerler sorun olacaktı ama en azından deneyecektim.
23 civarlarında masaya oturduğumda ilk iş, kırmızı, siyah ve beyaz boncukları kavanozdan seçmek oldu. Ardından karelenmiş fotoğrafa bakarak tabloya dizmeye başladım.
Elbette buradaki en büyük sorun aynı kareye iki renk geldiğinde en mantıklı olanı seçmek ve ona göre tabloya uygun boncuğu eklemekti.
Kısa bir süre sonra tabloda bir şeyler oluşmaya başladı. Fakat sorun, bulunduğum açıdan yaptıklarımın hiçbir şeye benzememesiydi. O yüzden ne durumda olduğum hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Dizme işinin yarısı bittikten sonra aklıma fotoğrafını çekmek geldi. Çünkü fotoğraf çekerken objenin durumunu daha rahat görebilirdim. Evet, gerçekten de bir şeylere benziyordu!
Son bölüme geldiğimde saat 01’i bulmuştu. Ama en zorlu bölümdeydim, çünkü boynuzlar bir türlü istediğim gibi olmuyordu. Yorgunluğun da verdiği kafa basma eksikliği tavan yaptığından defalarca yap-boz yaptıktan sonra tatminkâr bir şeylere ulaştım.
Ardından gözüme çene kısmı çarpmaya başladı. Orasının oval olması ve daha zoru hemen üstünde burnun siyah palyaço burnu gibi olması gerekiyordu ama ne mümkün! Defalarca bozuk yapsam da bir türlü istediğim gibi olmadı. Ben de en hoş görüneni seçip dizme işlemini tamamladım.
Sıra ütülemeye gelmişti. Pyssla paketi içinden çıkan kâğıdı objenin üstüne serip ütülemeye başladım. Böylece boncukların ütülediğim yüzeyi eriyip birbirlerine yapışıyor ve obje bütün hale geliyordu.
Boynuz kısmı ince olduğu için birleşmeme konusunda bağımsız takılsa da biraz daha ısı vererek sorunu giderdim ve işlemi sonlandırdım.
Logoyu tablodan çıkartıp ters çevirince, bu işte oldukça çaylak olduğumu anladım. Zira objeyi tabloya ters dizmem gerekiyordu ama ben düz dizmiştim!
Saat 02:40’da eksikleri olsa da logo tamamlanmıştı. Sabah kalktığımda Alkaralar Keçisi gözüme daha bir hoş görünüyordu.
Diğerlerini de yanına ekledim ve bir hatıra pozu vermelerini istedim.