Politik Goller, Ecevit Kılıç

Politik Goller, Ecevit Kilic

Ecevit Kılıç’ın 2006’da yayınladığı Politik Goller, futbol dünyasının kirli işlerini, politik ve siyasi hamleleri, pis ilişki bağlarını gözler önüne sermeye çalışan, ilgi çekici bir futbol kitabı.

Genelde 1980 – 2006 döneminde yaşanan olayları konu alan kitapta en çok ilgimi çeken yazılardan biri, “3 Temmuz Şike Süreci” başaktörlerinin, Sivasspor üzerinden resmedildiği bölüm. Çok enteresan ayrıntılar ve garip ilişki örgüsünün betimlendiği yazıya, diğer birçok farklı yazıda göndermeler yapılıyor olması da, “başyapıtın ön çalışması” fikrini akla getiriyor.

İlgimi çeken bir diğer yazı da, 1 Nisan 1984’te Beşiktaş başkanlığı koltuğuna oturan Süleyman Seba’nın seçilme sürecinde yaşananları konu alan ve derin devlet – futbol paslaşmasını gözler önüne seren yazı.

Kitapla ilgili tek eleştirim, bazı bölümleri (doğru da olabilirler ama) fazla polisiye, fazla zorlama olduğunu hissetmem.

Siyaset Ve Mafya Kol Kola: Sivasspor

Yükselişi AKP’yle birlikte olan diğer bir takım ise daha önce hiç süper lig yüzü görmeyen Sivasspor’dur. Kulübün yükselişini sağlayan isim ise devlet bakanı ve başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener oldu. İlk kurulduğu yılda hiç mücadele etmeden siyasetçilerin baskısı sonucu İkinci Lig’e alınan Sivasspor için, Şener’in yanı sıra, futbolun en çok markajına maruz kaldığı mafya lideri olan Sedat Peker de çalışıyor(!) Peker, eniştesi ve halasının oğlu Mecnun Odyakmazı, Sivasspor’un başına getirdi.

Köklü bir kulüp olmayan Sivasspor, 1967 yılında dönemin Belediye Başkanı Ahmet Durakoğlu tarafından amatör kümede mücadele eden Sivas Gençlikspor, Kızılırmakspor ve Yolspor birleştirilerek kuruldu. Durakoğlu’nun ilk işi yanına aldığı yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Ankara’ya gitmek oldu. Siyasetçiler ve Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak’la görüştü. Talepleri ise hiç mücadele etmeden Sivasspor’un doğrudan İkinci Lig’e alınmasıydı. Futbol Federasyonu Başkanı Apak, siyasetçilerin baskısı üzerine, bir heyet oluşturarak incelemelerde bulunmak üzere Sivas’a gitti. İncelemeler sonucunda bir rapor hazırlayan heyet, tesis, altyapı yetersizliği ve kulübün durumu nedeniyle Sivasspor’un İkinci Lig’e alınmasının mümkün olmadığını belirtti.

Bunun üzerine Sivasspor yönetimi yeniden Ankara’ya gitti. Bu kez Spor Bakanı Kamil Ocak’la görüştüler. Sivas milletvekilleri de Başbakan Süleyman Demirel’ie görüştüler.

Demirel’in talimatı üzerine futbol federasyonu 1967-1968 sezonunda Sivasspor’u İkinci Lig’e aldı. Liglerde önemli bir başarı göstermeyen ve o güne dek hiç Birinci Lig’e çıkmayan Sivasspor’un kaderi AKP’nin iktidara gelmesiyle birden değişti.

Başbakan yardımcısı ve devlet bakanı Abdüllatif Şener, AKP iktidara gelir gelmez memleketinin takımı Sivasspor’a sahip çıktı. Şener’in destekleri sonucu takım İkinci Lig A Kategorisi ’ne çıktı. Bunun üzerine Şener, Sivasspor’un onursal başkanı oldu. Neredeyse her maça giden Şener, takım İkinci Lig’de mücadele ettiği dönemde “Süper Lig bizi bekliyor. Süper Lig için eminim. Kesin çıkacağız” diyordu.

Bir süre sonra 2004 yerel seçimleri geldi. Üst üste üç dönem Sivas Belediye Başkanlığı yapan Osman Seçilmiş yeniden seçilemedi. Seçilmiş, genel kurul kararı alarak Sivasspor başkanlığı görevini de bırakacağını açıkladı. 7 Mayıs 2004’te yapılan kongrede tek aday Mecnun Otyakmaz oldu. Kimse karşısına çıkmaya cesaret edemediği için Sivasspor’un başkanı seçilen Otyakmaz, çete lideri Sedat Peker’in futbol dünyasındaki iki temsilcisinden biri olarak tanınıyor.

Otyakmaz, Peker çetesiyle bağlantılı olan suçlarla ilgili defalarca gözaltına alındı. Otyakmaz’ın adı İstanbul Emniyeti Organize Şuçlar Şube Müdürlüğü’nün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği suç dosyasında ve dava iddianamesinde Peker çetesinin iki numaralı ismi olarak yer alıyor. Otyakmaz, ilk önce 1997 yılındaki futbol federasyonu seçimine mafya müdahalesi nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında 11 Aralık 1998’de yakalandı. Ardından çete üyesi olmak suçundan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi ’nde Peker ve eski Trabzonspor ikinci başkanı Atilla Yıldırım ’la birlikte yargılandı.

Tam bir Fenerbahçe tutkunu olan Peker ile kulüp başkanı Aziz Yıldırım yakın arkadaştılar. Peker, kongrelerde seçilmesi için destek verdiği Aziz Yıldırım’dan Mecnun Otyakmaz’ı Fenerbahçe altyapı sorumlusu yapmasını istedi. Otyakmaz zaten Fenerbahçe kongre üyesiydi ve özellikle futbolcular üzerinde çok etkindi. Ancak Otyakmaz’ın suç dosyası kabarıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün kayıtlarına göre Otyakmaz hakkında 1989’da icrai rezalet çıkarmak, 1990’da ruhsatsız tabanca taşımak, 1990’da ruhsatsız tabanca ile adam yaralamak, 1995’te ruhsatsız tabanca bulundurmak, 1996’da adam yaralamaya iştirak, 1998’de yine ruhsatsız tabanca ile adam yaralamak, 1998’de cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak ve haraç almak suçlarından yasal işlem yapılmıştı.

Bu nedenle Aziz Yıldırım, Peker’in Otyakmaz’ın Fenerbahçe altyapı sorumlusu yapılması isteğine “hayır” cevabım verdi. Sinirlenen Peker, işi Aziz Yıldırım’ı tehdit etmeye dar götürdü. Olayın emniyete sızması üzerine İstanbul organize suçlar şube müdürlüğü ekipleri Peker’i gözaltına alarak bu olayla ilgili sorguladı. Böylece Peker’in Fenerbahçe operasyonu yarım kaldı.

Fenerbahçe’yi kontrolü altına alamayan Peker’in yeni hedefi ise Rizespor oldu. Kardeşi Vedat Peker’i Rizespor’un ikinci başkanı yaptı. Mecnun Otyakmaz’ı da yardımcı olması için kardeşinin yanma verdi. Bir süre sonra Rizespor’u tamamen kontrolü altına alan Peker’in yeni hedefi ise Sivasspor oldu. Bunun için Otyakmaz’ı Sivasspor koordinatörü yaptı. Otyakmaz ardından da Sivasspor’un başkanı oldu.

Genel kurul’da Otyakmaz’a rakip çıkmadı. Salonun güvenliğinin Otyakmaz’m adamları, dolayısıyla Peker’in adamları tarafından sağlandığı bilgisi, Otyakmaz’a neden rakip çıkmadığı sorusunu yeterince yanıtlıyor.

Peker’in Sivasspor’u ele geçirme operasyonunun en ilginç yanı, kulübün onursal başkanı olan başbakan yardımcısı ve devlet bakanı Abdüllatif Şener’in karşı çıkmamasıydı. Aksine Şener, Peker çetesinin iki numaralı ismi olan Mecnun Otyakmaz ile uyumlu bir şekilde Sivasspor’un başarısı (!) İçin çalışıyor.

Şener, Otyakmaz’ın düzenlediği yardım gecelerine katılıyor. Maçlarda yan yana oturuyorlar. Otyakmaz, törenle Şener’e Sivasspor forması hediye ediyor. Maçlarda da taraftalar önce Şener ardından da Otyakmaz lehine tezahürat yapıyor. Otyakmaz’ın lideri Peker ise neredeyse her Sivasspor maçına çelenk gönderiyor.

Abdüllatif Şener de bu jestlere karşılık veriyor; Sivasspor’dan hiçbir şeyi esirgemiyor. Özellikle hâzineden kaynak aktarımında çok cömert davranıyor. Şener’in bankalardan sorumlu bakan olduğu düşünüldüğünde bunun ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Bankaların kredi aktarımı bir yana, İstanbul menkul kıymetler borsası (İMKB) bile Sivasspor’a para yardımı yaptı. Bildiğiniz gibi, İMKB Şener’e bağlı.

Şener ve Otyakmaz el ele verip Sivasspor’u başarıdan başarıya koştururken ve tam her şey yolunda giderken, İstanbul polisi, 4 Ekim 2004’te Sedat Peker’e yönelik yeni bir operasyon gerçekleştirdi. Kelebek adı verilen operasyonda Peker ve 33 adamı gözaltına alındı. Bu adamlardan biri de Sivasspor’un başkanı Mecnun Otyakmaz oldu. Operasyon gittikçe genişletildi ve gözaltı sayısı 69’a çıktı. Önce serbest bırakılan Peker, daha sonra yeniden tutuklanarak cezaevine konuldu. Mecnun Otyakmaz ise tutuksuz yargılanmak üzerine serbest bırakıldı. Dava dosyasına göre, Otyakmaz çete üyesi olmak ve gasp yapmakla suçlanıyor. Otyakmaz’ın gözaltına alınmasıyla İkinci Lig A Kategorisi’nde mücadele eden Sivasspor zora düştü. Peş peşe galibiyetler alan ve lider olan Sivasspor, başkanları Otyakmaz’ın gözaltına alınmasıyla düşüşe geçti.

Sivasspor, ilk önce ligde fazla iddiası bulunmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle berabere kaldı. Ali Sami Yen Stadı’nı dolduran 20 bin Sivaslı bu sonuca üzülürken bir hafta sonra, bu kez evinde en yakın takipçisi Elazığspor ile 1-1 berabere kaldı. Otyakmaz serbest bırakıldı. Ancak, Sivasspor namağlup olarak gittiği Mardinspor karşısında son dakikada yediği golle hem yenilgisizliğini yitirdi, hem de Elazığspor’la liderliği paylaştı.

Hem başbakan yardımcısı Şener hem de Otyakmaz yeniden takımı toparlamaya çalıştı.

AKP’nin kontrolünde olan diğer takımlarda olduğu gibi siyasi etki ve kaynak aktarımı sonucunda Sivasspor ligin sonunda yani 2004-2005 sezonunda Süper Lig’e çıktı. Diğer takımlardan ekstra olarak bir mafya desteği vardı.

Süper Lig’e çıkan Sivasspor önemli bir transfer yaptı. Takımın başına dünyaca ünlü ve daha önce Fenerbahçe’de görev yapan Werner Lorant getirildi. Bunların sonucunda Sivasspor Süper Lig’e de hızlı başladı. 2005-2006 sezonunda ilk yarıyı Trabzonspor’un önünde beşinci sırada tamamladı.

Süleyman Seba

Futbol Federasyonu’nun hükümetin yönetiminde olduğu Özal döneminde futbol kulüpleri de boş bırakılmadı, iktidar, kendine yakın olan kulüplere her zaman para yardımı yaptı. Bununla yetinmeyen iktidar, üç büyüklerin başına yine kendine yakın olan siyasetçi ve bürokratları getirdi. Bu siyasetçi ve bürokratların görev yaptığı dönem mafyanın futbola bulaştığı yıllar oldu. Zaten Özal ailesinin göreve getirdiği bu isimler, yanlarına kulüp yöneticisi olarak emniyet görevlileri ile hayali ihracatçıları aldılar.

Özal ailesinin bu dönemde en çok müdahale ettiği takım Beşiktaş oldu. Çünkü Başbakan Turgut Özal’ın eşi Semra Özal Beşiktaşlıydı ve kulübün her şeyiyle ilgileniyordu! 1984 yılında Beşiktaş başkanlık seçimleri geldi. Semra Özal’ın adayı MİT’in İstanbul bölgesi personel işlerinde görev yapan Süleyman Seba’ydı.

Seba 1982 yılındaki kongrede de aday olmuş ve son anda vazgeçmişti. Bu kez ise işi sağlamdı. Çünkü arkasında Semra Özal vardı. Bununla da yetinmeyen Seba, yönetim listesine karanlık isimleri aldı. Kulüb’ün temel sorunu olan parasal yükünü hayali ihracatçılar Ertan Sert ve Turan Çevik üstlenmişlerdi.

Seba MİT’teki mesai arkadaştan Esat İnanç ve Mesut Pandır’ı da yönetime aldı. Seba, polis desteğini de unutmadı. Bunun için kadroya Affan Keçeci’yi de aldı.

Şan Sineması’nda yapılan kongrede Seba ile Mehmet Üstünkaya yarıştı. Seba, büyük farkla başkan seçildi. Üstünkaya’nın listesinde yalnızca Niyazi Adıgüzel yönetime girmişti. Buna rağmen Üstünkaya yönetimi tamamen Seba’ya bıraktı.

Seba’nın kazanması salonda bulunan herkesi rahatlatmıştı. Delegelerin büyük bir gerilim içinde olmalarının nedeni Alaattin Çakıcı’ydı.

Süleyman Seba işini şansa bırakmak istemiyordu. Bunun için Çakıcı’yı devreye sokmuştu. O dönemde işleri iyice büyüten çakıcı, MİT adına salonun güvenliğini sağlıyordu. Bunun için yaklaşık 50 adamını salonun her tarafına yerleştirmişti. Seba aleyhine bir durum geliştiği takdirde olaya müdahale edeceklerdi. Yani her koşulda Seba’nın kazanması gerekiyordu. Aksi takdirde kötü şeyler yaşanacaktı. Seba’nın kazanmasıyla, kazanan da kaybeden de sevindi. Kaybedenler de Çakıcı’dan kurtuldukları için mutluydular.

Galatasaray’da ise Ali Tanrıyar vardı. ANAP milletvekili olan Tanrıyar, 1986 ile 1990 yılları arasında Galatasaray kulübü başkanlığı yaptı. Daha sonra içişleri bakanı olan Tanrıyar, ayrıca Turgut Özal’ın bacanağıydı. Ali Tanrıyar, Galatasaray’ın şampiyonluk yaşaması üzerine söylediği “Galatasaray’ı sevmeyen ölsün” sözüyle futbol tarihindeki yerini aldı.

Politik Goller’den macanilari.com’a yapılan alıntılar için tıklayın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.