Demirhindi’yi ilk kez noodle için sos ararken görmüştüm. Demirhindi macunu (Tamarind Paste) adındaki sosun adı doğrudan ilgimi çekmişti. Hemen Pınar‘ı arayıp “Nerede kullanılır ki bu? Bir baksana netten. Alsam mı?” diye sormuştum. Pek bir şey bulamamıştı ve almaktan vazgeçmiştim. Bir sonraki gidişimde edindim. Koyu kıvamlı, baskın ekşili – az tatlılı ve içinde minik parçacıklar bulunan bir sostu. Süleyman‘a sosu gösterdiğimde zeytinyağı ile incelterek her yerde kullanabilirsin demişti. Ben de hem noodle, hem de salatlarda kullanmıştım. Salatalarda çok güzel olmuştu.
Birkaç gün sonra Tanıl abi ve Aksu abla ile yaptığımız bir yemek sohbetinde demirhindiden bahsettiğimde Tanıl abi, Osmanlıların şerbetini yaptıklarını anlatmıştı. Ferahlık veren nefis bir içecek olduğunu ve Eminönü’nde çok iyi yapan tarihi bir yer bulunduğunu da eklemişti. İnşallah bir gün deneyeceğim…
Dün Doğan Gıda’da taze demirhindi meyvesi gördüm. Keçiboynuzunun tombulu gibi garip bir görüntüsü olan meyvenin kabuğu çok ince. Bu yüzden parmağınızla bastırarak kırabiliyorsunuz (ki bu çok eğlenceli). İçinden kabuğun şeklini almış, macun ya da hurma gibi görünen bir meyve çıkıyor. Meyvenin etrafını saran ve dala benzeyen garip bir lif var. Onları çekerek meyveyi ortaya çıkartıyorsunuz ve ardından boğumlarından yemeye başlıyorsunuz. İçinde değerli taşlara benzeyen siyah-kırmızımsı garip bir çekirdek çıkıyor. Meyvenin tadı ekşi-tatlı. Bu yüzden oldukça beğendim.
Demirhindinin kullanım alanı çok fazla. Birçok sosun, içeceğin, şekerlemenin ve yemeğin yapımında ana ya da destekleyici olarak kullanılıyormuş. Türkiye’de adı şerbetinden dolayı çok bilinen ama ithal ürün olduğundan yayılmayan ve kullanılmayan bir meyve imiş.
İlginç bir not olarak araştırırken, demirhindi ağacından tesbih yapıldığını ve Türkiye’de önem verildiğini de gördüm.