37. Deplasmanım ve Gördüğüm 38. Stad: Giresun Atatürk (598 km) + Samsun (5-8 Nisan 2019)

Giresun Atatürk Stadyumu’nun Ankara 19 Mayıs Stadyumu’na uzaklığı: 598 km.

1. Lig’e düştükten sonra fikstüre şöyle bir göz gezdirince bir sürü deplasman planı yapsam da bugüne kadar bunlardan sadece Ümraniyespor ve İstanbulspor’u gerçekleştirebildim. Giresun da listede olanlardan biriydi ama sadece deplasman değil aynı zamanda dost ve akrabalarla zaman geçirmek için de bir bahaneydi.

Abreg’le 2011’de yaptığımız Doğu Karadeniz turunda, birçok denize nazır yeri görüp “bir daha hayata gelirsek burada okuyalım”, “burada çalışalım”, “burada oturalım” diye iç geçirirken Giresun Atatürk stadyumu görmüş ve “buraya bir gün deplasman yapmak gerek!” diye kararlaştırmıştık. Yıllar içinde birçok deplasman ve gezi için Karadeniz’e gelsem de Giresun’da hiç durmamış olmam da benim açımdan ilginç bir nottu.

Kısacası hem Abreg ve Esra’yı görmek, hem Cansın’ın Samsun’da yaşayan kuzeni Selda ve ailesiyle tanışmak, hem de yeni bir deplasman, yeni bir stadyum ve yeni bir şehir skoru yapmak için 29 Mart’ta otobüs biletlerimizi aldık ve Cansın’la yolculuk tarihini beklemeye başladık.

Tek kötü haber ise Abreg’in maç günü sınavda görevli olduğu için yanımızda olamayacak olmasıydı…

5 Nisan 2019, Cuma

Sabah kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra 5 Lira ödeyerek maç biletlerimizi aldık ve 12.30’da AŞTİ’den Samsun’a doğru yola koyulduk.

Bir yandan muhabbet ederek, bir yandan da birkaç yıl önce tekrar izleyip beğendiğim bu yüzden de kitabını da okumaya karar verdiğim Kızıl Nehirler’i okuyarak ilerliyorduk.

Bir ara Abreg, bizi Esra’nın alacağını ve kendisinin yemek yapacağı bilgisini iletti. Acaba ne yapacaktı? 🙂

Ankara’daki gibi burada da otobüs firmalarının servisleri belediye tarafından kaldırıldığı için otogardan üniversite dolmuşuna doğru adımladık. İçerisi tıklım tıkış olduğundan bir sonrakini sorduğumuzda şoförün “yarım saat sonra kalkar herhalde ama belli de olmaz” demesi üzerine riske girmemek için içerdekileri ittirerek dolmuşa bindik.

Pelitköy kavşağında Esra ile buluştuk ve en son Mayıs 2017’de Trabzonspor deplasmanı için geldiğim Abreg’in evine ulaştık.

Hoş sohbet, Abreg imzalı et + püre ve şarap eşliğinde günü tamamladık.

6 Nisan 2019, Cumartesi

Sabah 10.15’te Abreg’in önerisiyle sahildeki Müdavim’deydik. Akşamları meyhane olan mekan hafta sonları da kahvaltı veriyordu.

Eskiden ev olan mekan oldukça şirindi ve kahvaltı da gayet doyurucu ve güzeldi.

Kahvaltının ardından Üniversite’de sınavları olan Abreg’e veda edip arabaya atladık ve Kızılırmak Deltası’ya doğru ilerledik.

Şansımıza hava sıcaklığı Ankara’da olduğu gibi burada da artmıştı ve 18-20 derece arasındaydı. O yüzden son derece mutluyduk.

Kumsaldan deltaya doğru ilerliyor ve güzel gördüğümüz yerlerde durup birkaç fotoğraf çekiniyor ardından da yolumuza devam ediyorduk. Her yerden fırlayan kışkırtıcı renklere sahip çiçekler baharın geldiğini müjdeliyorlardı.

Bir ara kumsalda durup epoksi ile tuvaletin zeminine döşemeyi planladığımız deniz kabuklarından topladık.

Tıpkı 2 yıl önce geldiğimde olduğu gibi, yılın neredeyse 40 haftasonunda bir gün burada zaman geçiren Esra deltanın en güzel yerlerini dolaştırıyordu.

Galeriç subasar ormanları,

üzerlerindeki papatyaya benzeyen çiçekleriyle nefis görünüyordu.

Otlayan inekler, koyunlar, kuzular, atlar, renk renk kuşlar,

Belediye Başkanının konuklarını ağırladığı tahta evin etrafı,

ve her yerde gördüğümüz, bu yüzden de “bu yıl çok dolaşacağız” dememize neden olan leylekler…

Kısacası her şeyiyle bir kere daha hayran olduğum deltanın en güzel yanlarından biri de birçok yere artık arabaların giremiyor olmasıydı. Bu yüzden insanlar ya yürüyerek, ya bisiklete binerek ya da ring otobüsleriyle dolaşıyorlardı. Ayrıca bir önceki gelişimde ayakta olan son evler de yıkılmış ve onlardan geriye sadece eskiden bahçelerini süsleyem palmiyeler kalmıştı.

Park alanından çıkarken ufak bir kaza yaşadık. Arabanın sahibi kadın fotoğraf çektiği için dönmesini bekledik. Geldikten sonra hiç beklemediğimiz şekilde, dünya başına yıkılmışçasına verdiği tepkiler nedeniyle canımız sıkıldı. Neyse ki bir süre sonra etraftakilerin de müdahaleleriyle tutanak tutuldu ve deltadan ayrılıp bir önceki gün konuştuğumuz gibi kaz tiridi yemek için Deveci Torunları’na gittik.

Yeni açılmış olan mekanın genç karı koca işletmecilerinin getirdiği bulgur pilavı üzerine serpiştirilmiş kaz eti ve kaz yağı sürülmüş ince yufka ekmekleri harikuladeydi.

Yemeğin ardından Esra’nın önerisiyle Çiçek Pastanesi’nden aldığımız ve kuru baklavaya benzeyen Çarşamba Kıvratması alıp Cansın’ın kuzeni Selda’nın evine gittik.

Kedileri Smoky’nin biz içeri girince koltuğuna geçip biz çıkana kadar orada uyuması oldukça entteresandı.

Evdeki neredeyse her şeyi dekore ettikten sonra sitenin bahçesine el atan Selda ve eşi Savaş’la bol bol muhabbet ettikten sonra Abreg’e dönüp günü sonlandırdık. Bu arada aldığımız Çarşamba Kıvratması son derece lezizdi!

7 Nisan 2019, Pazar

Sabah kahvaltının ardından Abreg’e bir kere daha veda edip Esra’nın arabasına atladık ve Giresun’a doğru sakin sakin yol almaya başladık.

18 derece civarı olan hava oldukça güzel ve güneşliydi. Yolculuk sırasında, ilk kez 2011’de Abreg’le yaptığımız Doğu Karadeniz gezisinde gördüğüm sahilin oldukça betonlaştığını fark ettim. Esra da özellikle son 5-6 yılda Samsun dahil tüm Karadeniz’in betonlaştığını söyledi.

Saat 13.15’te daha önce Zeyno, Ural, Abreg ve Erdem’le yaptığımız Ordu deplasmanında da yemek yediğimiz Bolaman sahilinde pide yedikten sonra yolumuza devam ettik.

Giresun’a ilerlerken sahilde gördüğümüz sisin maçı etkileyip etkilemeyeceği konusunda şüphe duysak da 16’da arabayı Savaş’ın işlettiği benzinliğe bıraktığımızda herhangi bir sorun olmadığını fark ettik.

Yine ilk kez Doğu Karadeniz Gezisi sırasında yanından geçtiğimiz deniz kenarındaki stadyumun deplasman tribününe ulaşmak için yan sokaktan yukarı doğru çıkıp Gençlik ve Spor Bakanlığı binasının önünden geçmek gerekiyordu.

İçeri girerken Ahmet Ay tellerden bizleri selamlayıp hoş geldiniz demesi çok güzeldi.

11.866 kişilik tek kale arkası tribünü olan Giresun Atatürk Stadyumunun deplasman tribünü, önünün açıklığı nedeniyle gayet güzeldi. İlk aklıma iki kez maç izleme şansı yakaladığım artık olmayan İstanbul İnönü Stadyumu gelmişti.

Samsun’dan gelen Fırat Ayçık ve Doğukan Ağın ile sohbet ettikten sonra maçın başlamasını beklemeye başladık.

Kale arkasında yer alan apartmanların üst katlarından maçlar oldukça rahat bir şekilde izlenebilir görünüyordu. Fakat muhtemelen Giresun’un düşme hattında olması nedeniyle sadece iki evin balkonlarından maç takip ediliyordu.

Aksak Aksak Ama Puanlarla Yola Devam

Son 3 haftadır takımın başında yer alan ve genel olarak Erkan Sözeri’ye benzer bir kadro ve oyun kurgusu sergileyen İbrahim Üzülmez, cezalı ve kızağa çektiği oyuncular nedeniyle farklı bir onbir sürmüştü sahaya.

Uzun bir aradan sonra Matei’nin forma şansını yakalaması ve Nobre ile Stancu’nun ilk 11’de sahada yer alması tribündeki bizler için en önemli ayrıntılardı.

Maçın başında düşme potasında olan Giresunspor’un ürkek hareketlerinin de etkisiyle Alkaralar rakibi üzerinde baskı kurmayı başardılar. Fakat rakiplerini yarı sahasına hapsetseler ve sürekli paslaşsalar da sezon başından beri yaşanan net pozisyon üretememe hastalığı devam ediyor ve bir türlü gol gelmiyordu.

27’de Matei’nin ceza alanı içerisine attığı nefis ara pasını Sessegnon’un düzgün kontrol edemeyişi herhalde ilk yarının en net pozisyonuydu.

İkinci yarının başında bir ara tuvalete gittim. Tribünün en üstünde yer alan tuvaletin pisuarlarındayken sahanın neredeyse yarısını görebiliyor olmak benim için bir “stadyum ilki” idi. Daha önce hiçbir stadyumda bu kadar büyük bir hizmet görmemiştim doğrusu.

Maçın ikinci yarısında kırmızı formalılar aynı oyunlarını sürdürmeye çalışsalar da bir türlü gol gelmediği için Yeşil-Beyaz formalılar iştaha geliyor ama genelde beceriksizlik yüzünden bu iştahları saman alevi kadar sürüyordu.

Maçın artık 0-0 biteceğini düşünmeye başladığımız dakikalarda Sessegnon’un ceza alanına kadar taşıdığı topu etrafındaki oyuncuları oyundan düşürdükten sonra Deniz’e çıkartması ve onun da akıllıca topu gerilerden gelen Yasin’e seervis etmesine rağmen oyuncunun kötü bir vuruş yapması ama defans oyuncularına çarpıp topun filelere gitmesiyle havalara uçuyorduk.

Tribün bir anda canlanmış ve “Şampiyon! Şampiyon!” tezahüratları baş göstermişti.

Kalan dakikalarda beklediğimiz üzere başka bir şey olmadı ve mutlu mesut bir şekilde 3 puanı cebe indirip bitime 6 hafta kala lig üçüncüsüyle aramızdaki farkı 7’ye çıkartmayı başardık.

Maçtan sonra takımı tribüne çağırdık. Hemen sol çaprazımızda bulunan ve maç boyu tezahürat yapan Giresunlu taraftarlar nedeniyle uzaktan alkışlasalar da ısrarımız üzerine yürümeye devam ettiler. Bu arada Hakan Arıkan’ın tellere koşup, “arkadaşlar Giresunspor düşme potasında ayıp olmasın” demesi üzerine takımı alkışlayıp oyuncuları soyunma odasına gönderdik..

Galip gelmenin verdiği huzurla bizimkilerle vedalaşıp arabaya atladık ve yine aynı sakinlikte Samsun’a doğru ilerledik.

22.40 civarlarında Pelitköy kavşağında, tıpkı yıllar önce yine bir gelişimde Abreg’le uğradığımız Çorbacı’da çorbalarımızı içtik ve Esra’ya teşekkür edip eve geçtik.

8 Nisan 2019, Pazartesi

Sabah kahvaltısının ardından Abreg bizi terminale giden dolmuşların kalktığı üniversiteye götürdü. Kendisine teşekkür ettik ve Norah Jones – Come Away With Me, Kızıl Nehirler ve bol bol muhabbetin ardından Ankara’ya vardık.

Zeki Baba ve babaanneye uğrayıp akşam yemeğini yedik ve bir deplasman gezinin daha sonuna geldik…

Abreg’in ev sahipliği, Esra’nın rehberliği, Ahmet Ay ve Orhan’ın tribündaşlığı ve elbette Yasin’in galibiyeti getiren golüyle güzel bir deplasmanı daha geride bıraktık… Teşekkürleri borç bilirim… İyi ki varsınız…

Kişisel deplasman karnesi: 37maç, 8g, 12b, 17m, 32ga, 54gy.

Video Anı;

Eylül 2022’deki Kızılırmak Deltası, Hattuşaş Antik Kenti ve Yazılıkaya Anı Videosu

Türkiye’de Gittiğim stadyumların maps’teki görünüşü;

Dip not: Bu maçtan önce gördüğüm 37 stadyum sırasıyla şöyle: Ankara 19 Mayıs, Cebeci İnönü, Mudanya İlçe, Beşiktaş İnönü, Sakarya Atatürk, Yenikent ASAŞ, Bursa Atatürk, San Siro / Giuseppe Meazza, Santigao Bernabeu “Maç yoktu. Stat turu ile gezdim”, Konya Atatürk, Eskişehir Atatürk, 5 Ocak, Ali Sami Yen, Samsun 19 Mayıs, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu, 19 Eylül, İstanbul Atatürk Olimpiyat, Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Has, Türk Telekom Arena, Hüseyin Avni Aker, Dr. Necmettin ŞeyhoğluDe Grolsch VesteBaşakşehir Fatih TerimÇaykur Didi, Mersin Arena, Gamle Ullevi, Bahçeşehir Okulları Arena “Alanya Oba”, Vodafone Arena, Gaziantep Arena, Medical Park Arena, Konya Büyükşehir Belediye “Yeni Konya”, Antalya Stadyumu, Bursa Büyükşehir Belediye, Ümraniye Belediyesi Şehir “Hekimbaşı”, Necmi Kadıoğlu. + (Bundan sonraki maça eklemek adına) Boris Paiçadze Dinamo Arena (Tiflis, Maç yoktu gezdim.)

İlgili Maç: 2018-2019 Sezonu 1. Lig 28. Hafta Maçı Giresunspor 0-1 Gençlerbirliği

“Siteye Kayıtlı” Bir Sonraki Deplasman Anım: “?”

“Siteye Kayıtlı” Bir Önceki Deplasman Anım: “36. Deplasmanım ve Gördüğüm 37. Stad: Necmi Kadıoğlu (454 km)

Bir de gezi günlüğü skoru ekleyelim yazıya;

Giresun, bir şekilde sınırları içerisinde bulunduğum 46. il oldu. Bundan önceki 45; Adana, Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Ispartaİstanbul, İzmir, Karabük, KastamonuKayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Yalova.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.