Hisar’dan Ahmet, Hüseyin Kıyar

Doğum günümde Erdem ve Arzu’nun hediye ettiği kitaplardan biri Hüseyin Kıyar’ın yazdığı Hisar’dan Ahmet idi. Yazar babası ile ilgili olarak duyduğu, gördüğü, yaşadığı ilginç, komik, şaşırtıcı anları kısa kısa ve çok yalın bir şekilde anlatıyor. Yazılar çok sıcak ve dolaysız. Bu yüzden de çok samimi. Anıların Ankara’da geçiyor olması, kahramanın yaşı ve anlatılanların bazıları ile kurduğum paralellikten ötürü okuduğum kimi satırlarda karşımda babamı görmem çok ilginçti. Kitaba babamın geçirdiği kalp krizinden birkaç gün sonra başlamış olmam ise daha ilginç bir rastlantı oldu…

Hüseyin Kıyar’ın kaleme aldığı ufak ufak anılarda her babanın/erkeğin aslında tüm hayatı boyunca biraz çocuk olduğunu, biraz çocuk kaldığını okudum. Belki de bu yüzden tüm hayatları boyunca biraz yaramaz, biraz umursamaz, biraz patavatsız olduklarını. Annenin/kadının ise daha kontrollü, daha ayakları yere basan, daha görünmez kahraman olduklarını düşündüm… En azından bizimkilerin böyle olduklarını…

Kitaptan;

Yana Düşen

Fatmanını teyze, iri ve sulu Ankara armutları bahçenin beton zeminine düşüp heder olmadan ya da birilerinin kafasını yarmadan önce toplansınlar diye büyük ağabeyime ağaca çıkmasını söyledi. Ağabeyim bizim evin hizasına kadar tırmanmıştı, armutları toplarken odanın içerisini olduğu gibi görebiliyordu.

Babam o sırada odadaydı. Sırtı pencereye dönük oturmuş yemek yiyor, bir yandan da neşeli neşeli, ellerini kollarım sallayarak televizyonda çalan Onuncu Yıl Marşı’na eşlik ediyordu.

Ağabeyim babamı şaşırtmak ve biraz eğlenmek istedi, “Baba,” diye seslendi karşıya. Babam döndü, açık pencerenin pervazına dayadı kollarını, karşıya değil de aşağıya baktı, kimseyi göremedi. Ağabeyim bir armut attı ona doğru. Armut havada bir yay çizdi, gitti babamın göğsüne çarptı, sekti. “Hop!” dedi babam, yakaladı. Yukarıya doğru baktı, olanca ağırlıklarıyla dalları yere eğen armutları gördü, o kadar çoklardı ki, “Hey maşallah!” dedi. içeriye döndü sonra, elindeki sıcak tencereyi masaya koymakta olan anneme, “Aysel bak, armut düştü ağaçtan,” dedi.

“Ele!” dedi annem; bu kez o baktı pencereden, yukarıya, aşağıya, bir daha yukarıya ve bir daha aşağıya. Ölçtü biçti: Ağacın dalları eve doğru uzanmışlardı ama yetişmek için daha çok yolları vardı.

“Delirdin mi Ahmet?” dedi annem, “İçeriye nasıl düşsün? Bak, uzakta… Yere düşerdi.”

“Bu da yana düştü gız, benim suçum ne?” diye cevap verdi babam, “Hadi, çok konuşma, şunu yıka da yemekten sonra yiyeyim.”

Hisar’dan Ahmet, Hüseyin Kıyar – Çağdaş Türkçe Edebiyat – 239

“Hisar’dan Ahmet, Hüseyin Kıyar” üzerine 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.