TÜR: Dram, Aile. SÜRE: 110 Dk. ÜLKE: Butan. YAPIM YILI: 2019. imdb: 7,4. Tomatometer: %98…
Hayatımda izlediğim ilk Butan yapımı film olan Lunana: Sınıfın İçinde Bir Yak, şehirden oldukça uzakta ve ulaşımı çok zor olan bir köyde yaşayan, öğrenmek için yanıp tutuşan çocukların ve bir genç öğretmenin hikâyesini konu alıyor. Doğa görüntüleri, etnik giysiler, oyunculardaki doğallıklarıyla yapım oldukça başarılı ve etkileyici.
Yapım aynı zamanda günümüzde çokça tartışılan, şehirde yaşayan insanların doğadan bir haber olma halini de çok güzel anlatıyor. Uzak bir köyde, yokluklar içinde yaşayan, hayatlarında hiç araba görmemiş ama buna ihtiyaç duymayan insanların doğa ve canlılarla karşılıklı bir sayı ve sevgi ile yaşamaları nefis bir şekilde beyaz perdeye aktarılmış.
Konu
Ugyen Dorji (Sherab Dorji) Avustralya’ya gitme hayalleri kuran, okulunu yeni tamamlayan genç bir Butanlıdır. Atama günü geldiğinde gitmek istemediğini belirtse de, devlete bir yıllık borcu olduğunu öğrenir ve ulaşımın oldukça zor olduğu bir köy olan Lunana’ya atanır. Sadece bir dönem için yollara düşer…
Hakkında
Lunana: Sınıfın İçinde Bir Yak’ı Pawo Choyning Dorji yazıp yönetmiş.
Yapım 2022 Oscar töreninde Yabancı Dilde En İyi Film/En İyi Uluslararası Film ödülüne aday gösterilmiş.
Ivır Zıvır
Lunana’daki tüm oyunucular dağlı. Büyük bir çoğunluğu dış dünyayı hiç görmemişler. Hiçbir film izlememişler ve daha önce kamera görmemişler. Hatta ilk kez diş macunu ve diş fırçası gördüler.
Yönetmen ve ekip Lunana’yı filme almak üzere 65 katıra kameralar, güneş panelleri, piller, ışıklar ve ses ekipmanlarını yükleyip köye ulaşmak için sekiz günlük yürüyüş yaptılar.
Çekim ekibi tesis yetersizliği ve hava koşulları nedeniyle Luana’daki 3 ay boyunca yıkanmadılar. Geri döndüklerinde gerçekten de bir yak gibi görünüyor ve kokuyorlardı.
Film, Oscar’da aday gösterilen ilk Butan yapımı oldu.
Yönetmen Pawo Choyning Dorji, aynı zamanda film yapımcısı olan ünlü Tibetli Budist usta Dzongsar Khyentse Rinpoche’nin yeğeni ve Tayvanlı oyun yazarı Stan Lai’nin damadıdır.
Lunana, aslında Tibet sınırındaki uzak kuzeybatı Bhutan’da oldukça müreffeh bir topluluktur. Bhutan hükümetinin komşu dağlarda 14.500 fit ile 17.000 fit arasında bir yükseklikte yetişen Cordyceps sinensis gibi şifalı mantarları toplamalarına ve satmalarına izin vermesinin bir sonucu olan refahları artmıştır. Her yerde olduğu gibi, modernite parlak bir cazibe merkezidir ve iPhone’ları olan ve Justin Bieber’la dans eden Lunap’ları (Lunana sakinleri) görebilirsiniz. Ancak her yerde olduğu gibi zorlukları da çoktur; sert iklim ve bitkiyi toplamak, sahada günlerce kamp yapmak için harcanan zahmetli emek gibi. Çoğu zaman yaşanan toprak kaymaları bu mantarları toplayıcılarını da tehdit etmektedir.
***Filmle İlgili İçerik / Spoiler Uyarısı***
Filmden bir bölüm;
Bir Tibet sığırı ile çobanı arasındaki bağ çok özeldir. Aile gibi yakındırlar. Sığırlar hayatları boyunca işimize çok yararlar. Köyün ete ihtiyacı olduğu zaman, tüm sığırlar bir araya toplanır, havaya bir kement atılır ve kement hangi sığırın üstüne düşerse, o sığır eti için öldürülür. Köyümüz için en yürek parçalayan an
o andır.
Köyümüzün bir çobanı vardı, Tibet’e iş için gitmişti ve kader yüzündendir atılan kement o çobanın en sevdiği sığırına gelmişti. O sığırı öldürülmek zorunda kaldırlar. Bu şarkı ise o çoban tarafından yazılmıştır.
Şarkıda diyor ki, ‘Beni hayatta tutan sığırımdır.’
Sonra diyor ki, ‘sığırların derdi dağlardaki otlar ve su pınarlarıdır.’
Aslında, bu sözün altında, bir kimsenin kalbinin temizliğine ve saflığına methediyor. Kirlenmemiş ovalar ve dağlardaki yıl boyu erimeyen karlar aslında temiz kalplerin yansımasıdır diyor.
Şarkının sonunda, sığır, çobana karşılık veriyor, diyor ki, ‘Bağımız asla kopmayacak.’
Sığırlar gün boyu dağlarda otlanırlar ama her güneş battığında evlerine geri dönerler. Bununla beraber, sığır diyor ki, ‘Ya bu hayatta, ya da sonraki hayatta, her zaman olduğu gibi, eve döneceğim.’