Daha önce taze ahududu yemiş olsam da herhalde ilk kez Saraybosna ve Karadağ gezimiz sırasında her gün manavlardan satın aldığımız ahududları yerken gerçekten mübarek bir meyve olduğunu fark etmişrim. Daha sonra Rydboholm ve Boras‘taki doğa yürüyüşlerim sırasında çalılıklardan ahududuları mideye indirmiş ve bir kere daha meyveye tapmıştım.
Oslo‘da da ilk kez ahududu reçeli gördüm ve edindim. Eve gelip denediğimde, meyvenin reçelinin de nefis ötesi olduğunu fark ettim. Özellikle kahvaltılarda, yine Oslo’dan aldığım Hindistan cevizi katı yağı ve tiramisu yaparken kullandığım mascarpone ile bol bol ekmek üstü yapıp bol bol kendimden geçtim 🙂