El Laberinto del Fauno (Pan’s Labyrinth / Pan’ın Labirenti)

El Laberinto del Fauno aka Pan’s Labyrinth aka Pan’in Labirenti

TÜR: Dram, Fantezi, Savaş. SÜRE: 118 Dk. ÜLKE: İspanya, Meksika. YAPIM YILI: 2006. imdb: 8,3 rottentomatoes: %95.

İspanya İç Savaşı sırasında yaşanan kötü günlerden kaçmaya çalışan bir kızın öyküsünü anlatan Pan’ın Labirenti, fantastik anlatımı, karanlık atmosferi, sert, ani sahneleri ve başarılı görsel efektleriyle, olduk.a başarılı bir fantezi savaş drama filmi.

Filmin, Javier Navarrete imzalı müzikleri de harikulade.

Konu

10 yaşındaki Ofelia (Ivana Baquero), hamile ve hasta olan annesiyle (Ariadna Gil) birlikte 1944 yılında İspanya İç Savaşı sonrası yüzbaşı olan üvey babasının (Sergi López) yanına taşınır. Ofelia ve annesinin yeni taşındıkları bu ev aynı zamanda orman içinde bir karakoldur ve arka bahçesinde esrarengiz bir labirent vardır. Labirentin içerisindeki Pan adındaki gerçeküstü bir yaratık, küçük kızın tüm yaşamını değiştirecektir.

Hakkında

Pan’ın Labirenti’ni Guillermo del Toro yazıp yönetti.

Yapım, En İyi Sinematografi, En İyi Sanat Yönetimi ve En İyi Makyaj dallarında Oscar ödülünün sahibi oldu. Oscar, Altın Küre ve BAFTA’da En İyi Yabancı Dilde Film ödülüne aday gösterildi ve BAFTA’da mutlu sona ulaştı. Cannes’da Altın Palmiye için yarıştı.

Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday gösterilen nadir fantezi filmlerden biri olan Pan’ın Labirenti, ödülü Başkalarının Hayatı’na (Das Leben der Anderen/The Lives of Others) kaptırdı.

Yapım, 8,3 ortalama puanı ile imdb’nin en iyi 250 film listesinde yer alıyor.

19 milyon dolar bütçesi olan film, 83 milyon dolar gişe hasılatı elde etti.

Ivır Zıvır

Guillermo del Toro yıllar boyunca, filmle ilgili yapmak istediklerini not aldı ve çizimler yaptı. Bir gün tüm notlarını bir takside unuttu ve bunu fark ettiğinde projenin sona erdiğini düşünüyordu. Fakat taksi şoförü dosyayı bulduğunda, bunların önemli olduğunu düşündü ve uzun bir uğraş sonucunda yönetmenin izini bulup kendisine geri verdi. Del Toro bunun, projeyi bitirmesi için bir işaret olduğunu ifade etti.

Guillermo del Toro, peri masallarından esinlenerek manevi bir gerçeği göstermek için bir öykü anlatmak istediğini ve filmin 2001’de yaptığı Şeytanın Belkemiği’nin (The Devil’s Backbone) temasıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Doug Jones’un Solgun Adam makyajı yaklaşık 5 saat sürdü. Oyuncu bir ara dışarıda neler olup bittiğini anlamak için burun deliklerinden baktığını söyledi.

Yönetmen Guillermo del Toro, Hollywood yapımcılarının filmi İngilizce yapması durumunda teklif ettikleri iki katı bütçe önerilerini şiddetle reddetti ve “piyasanın istekleri” için hikâyede hiçbir değişiklik yapmak istemediğini belirtti.

Filmin İngilizce altyazısı, daha önceki filmlerinde yaşadığı çeviri hataları yüzünden dili yanmış olan Del Toro tarafından bizzat yapıldı.

Filmin gösteriminde Del Toro’nun yanında Stephen King oturuyordu. Del Toro, King’in, Ofelia’nın Solgun Adam tarafından takip ettiği sahnede yerinde duramadığını ve kendisinin de Oscar kazandığında aynı hisleri tecrübe edindiğini söyledi.

Del Toro, yüzbaşının tıraş olduğu sahneyi, onun problemli düşüncelerini göstermek için, babasının saatine benzettiklerini söyledi.

Filmin Meksika’daki ilk gösterim haftasında birçok aile çocuklarıyla birlikte filme gittikten sonra, posterlerle filmin içeriği konusunda ailelere uyarılar asıldı.

Guillermo del Toro, filmin tamamlandığın görmek için maaşından feragat etti.

Doug Jones, kadrodaki tek Amerikalı ve İspanyolca bilmeyen oyuncuydu.

Doug Jones, periyi yediği sahnenin çekimlerinde, içi sahte kan dolu kondomları ısırdı.

Hikâye, İspanya İç Savaş’ından 5 yıl sonra, Mayıs-Haziran 1944 tarihlerinde geçiyor.

Filmin ilk gösterimi Cannes’da yapıldı ve bittiğinde 22 dakika boyunca alkışlandı.

Del Toro orijinalde 8 ya da 9 yaşında bir oyuncuyu oynatmak istiyordu fakat 11 yaşındaki Ivana Baquero’yu görünce fikrini değiştirdi.

İzlandalı şarkıcı Björk, filmi izledikten sonra çok fazla etkilenerek Pneumonia şarkısını yazdı.

***Filmle İlgili İçerik / Spoiler Uyarısı***

Del Toro, filmin acı tatlı sonunun basit ama şiirsel olmasını istedi. Yönetmen, “Hep aklımda Søren Kierkegaard’ın güzel şiirindeki, ‘zalimlerin saltanatı ölümle sona erer, şehitlerin saltanatı ise ölümle başlar’ sözleri vardı. Bunun filmin ana fikri olduğunu düşündüm; o, nasıl öldüğünüzü seçerek, sonsuza kadar yaşamak hakkında” dedi.

Javier Navarrete – Long, Long Time Ago

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.