tr.wikipedia’dan edindiğim 1410 ressamlık listenin sonlarına yaklaşırken, dünyanın en ünü ressamlarından biri olan ve birçok çalışması kült olan van Gogh’u atladığımı fark ettim. Oysa, resim dersinde öğretmenimizin, çiçek çizmemizi istemesi ve örnek olarak van Gogh’un Sunflowers (Ayçiçekleri) serisinin en bilindik çalışmasını göstermesi üzerine sanatçıyla tanışmıştım. Sarı tonlarından çok etkilenmiştim. Amsterdam’daki van Gogh müzesine gidince, (bir şekilde) çalışmalarının birçoğunu bildiğimi fark ettim. (Tıpkı 1997’de ilk kez gittiğim İstanbul’un birçok semt, yol, alan ya da yapı adını bildiğimi fark etmem gibi.)
Müze gezisi sırasında, özellikle canlı renklere ve tuvalde yer alan onlarca aynı renk tonuna hayran kaldım. Ve elbette sarıya…
tr.wikipeda: Vincent Willem van Gogh (d. 30 Mart 1853 – ö. 29 Temmuz 1890), Hollandalı ard izlenimci ressam. Bazı resim ve eskizleri, dünyanın en tanınmış ve en pahalı[2] eserleri arasında yer alır. Van Gogh, gençliğini bir sanat simsarlığı firmasında çalışarak geçirmiş, kısa süren bir öğretmenlik deneyiminden sonra da Belçika’da fakir bir madenci kasabasında misyoner olmuştur. Resim kariyerine 1880’den sonra başlamıştır. Başlangıçta koyu ve kasvetli renklerle çalışan Van Gogh, Paris’te tanıştığı izlenimcilik ve yeni izlenimcilik akımlarının etkisiyle canlı renklere geçmiş; Güney Fransa’da geçirdiği süre zarfında da bugün yaygın olarak tanınan kendine özgü resim tarzını geliştirmiştir. Van Gogh, ömrünün son on yılı boyunca yaklaşık 900 suluboya/yağlıboya resmi ve 1100 karakalem çalışma üretmiş, en meşhur eserlerini ise ömrünün son iki yılında yapmıştır. 1888’de ressam Paul Gauguin ile arkadaşlığının bozulması üzerine sol kulağının bir kısmını kesmiş, giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar etmiştir. Kimi sanat tarihçileri Gauguin ile yaptıkları hareretli bir tartışma sonucu Gauguin’in isteyerek ya da kendini gard amaçlı olarak Van Gogh’un kulağını kestiğini de iddia ederler. Van Gogh, resim kariyeri boyunca kardeşi Theo’dan aldığı maddi destek sayesinde ayakta durabilmiştir. İki kardeşin arkadaşlığı, 1872’den itibaren birbirlerine yazdıkları mektuplarla belgelenmiştir. Van Gogh’un, Theo’ya yazdığı mektup sayısı 600’den fazla iken; Theo’nun, Van Gogh’a yazdığı sadece 40 mektup bulunabilmiştir. 20. yüzyıl sanatını ciddi şekilde etkilemiş olan Van Gogh, fovistlerin ilham kaynaklarından biridir ve Empresyonizmin öncülerinden kabul edilir.
2017’de bu tablonun yapıldığı Güney Fransa’daki Arles‘a gittim.
2017’de bu tablonun yapıldığı Güney Fransa’daki Arles‘a gittim. Orada bu kafe aynı şekliyle muhafaza ediliyor ve aynı şekilde yine bir kafe.
Dipnot: Yazı resmi olarak kullandığım Van Gogh’un kendi portresinin orjinalini 2017’de Paris’teki ünlü Orsay müzesinde görme şansını yakaladım..