Gösteri Peygamberi (Survivor, 1999), Chuck Palahniuk

Gosteri Peygamberi, Chuck Palahniuk

Kutay ile yaptığımız bir muhabbet sırasında Chuck Palahniuk’ın Gösteri Peygamberi’ni önermiş ve kitabın sondan başa doğru numaralandırıldığını söylemişti. Aklıma ilk gelen şey (elbette) Memento idi. Meraklanmış ve okuma listeme eklemiştim.

Bu muhabbetten birkaç hafta sonra Palahniuk’ın Ölüm Pornosu‘nu büyük bir zevkle okuduğum günlerde, Gösteri Peygamberi’ni de alıp okuyacağım kitaplar arasına koymuştum. Geçenlerde iş için Madeira’ya giderken, İstanbul Atatürk ve Lisbon havaalanlarındaki beşer saatlik bekleme sürelerimizi düşünerek stratejik bir kararla kolay okunur bir kitap olduğunu düşünerek Gösteri Peygamberi’ni yanıma aldım. Döndüğümde romanı yarılamıştım. Bugün de bitirdim.

Konu;

Kitap, her şeyi paraya çevirmeye çalışan açgözlü insanların projesi haline dönüşen, Creedish mezhebinin son üyesi Tender Branson’un bir anda medet umulan, umut bağlanan bir peygambere dönüşmesini ve değişen hayatını konu ediniyor.

Hakkında;

Palahniuk, Dövüş Kulübü’nden sonra yayınladığı ikinci kitabı olan Gösteri Peygamberi’nde de, anlattığı konu hakkında enteresan, ilgi çekici ve hayret uyandırıcı düzinelerce örnekler veriyor. Dış dünyada hizmetçi olarak çalışan Branson’un ev işleri konusunda anlattığı ayrıntılar şaşırtıcı. Özellikle son bölümlerde bu ayrıntılar biraz okumayı zorlaştırsa da satır sonlarında, “cidden denesem oluyor mudur ki?” diye sormadan edemiyorsunuz.

Kitabı sondan başa doğru bölümler haline okuyorsunuz. Yani (tam olarak olmasa da) hikâyenin sonundan başına doğru gidiyorsunuz. Yazar bu durumu bazı bölümlerde çok güzel kullanmış. Mesela bir bölümde okuduğunuz olayla ilgili olarak bir sonra bölümde “acaba böyle olacak mı?” gibi bir soruyla karşılaşıyorsunuz. Oysa siz sondan başa doğru gittiğiniz için sorunun cevabını biliyorsunuz. Garip oluyor.

Kitap 1999’da yayınlandıktan sonra 20th Century Fox kitabın yayın haklarını satın almış. Fakat 11 Eylül’den ötürü proje rafa kalkmış. Şu anda proje Thousand Word’deymiş.

Kitaptan;

İnsanlar bana nasıl bakarlarsa baksınlar, her zaman kilisenin zorunlu kıldığı kıyafeti giyiyordum. Şapkamı takıyor, cepleri olmayan bol pantolonumu ve uzun kollu beyaz gömleğimi giyiyordum. Hava ne kadar sıcak olursa olsun, dışarı çıktığımda mutlaka üzerimde kahverengi paltom oluyordu ve insanların söylediği saçma sapan sözlere aldırış etmiyordum.

Nalbur dükkânından biri, “Nasıl oluyor da düğmeleri olan bir gömlek giyebiliyorsun?” diye soruyordu.

Çünkü ben Amish değilim.

“özel iç çamaşır giymek zorunda mısınız?”

Sanırım Mormonlardan bahsediyor.

“Kilise yerleşimi dışında yaşamak dininize aykır değil mi?”

Bu daha çok Mennocular için geçerlidir.

“Daha önce hiçbir Hussit ile karşılaşmamıştım.”

Hâlâ da karşılaşmış değilsin.

Bu dünyaya ait olmamak, gizemli ve dindar olmak güzel bir duyguydu. Herhangi bir taşın altındaki herhangi bir karınca değildim. Morarmış bir parmak kadar ayrıksı ve kendimden emindim. Valley Plaza Alışveriş Merkezi’nde etrafımda karınca sürüsü gibi kaynaşan Sodom ve Gomore’nin günahkâr kalabalığını Tanrı’nın gazabından koruyacak tek kutsal insan bendim.

* * *

“Bu konuda bana biraz anlayış göstermelisin. Hiç kimse kendi ayakkabılarını bağlayan bir tanrıya tapınmak istemez” diyordu.

Sıradan insanlarla aynı problemlere sahipseniz, ağzınız aynı şekilde kokuyorsa ve saçlarınız karman çormansa, parmaklarınızda şeytantırnakları varsa, hiç kimse size tapmak istemez. Sıradan insanların sahip olamadığı her şeye sahip olmak zorundasınız. Onların başarısız olduğu alanlarda, siz sonuna kadar gidebilmelisiniz. İnsanların olmaya korktukları şey olursanız, onların hayranlığını kazanırsınız.

Mesih arayan insanlar, kalite istiyorlar. Hiç kimse bir zavallının peşine takılmıyor. Bir kurtarıcı seçmek gerektiğinde insanlar sıradan birini kabul etmiyorlar.

Menajerin planına göre biz dünyadaki en zeki insanları hedeflemiyorduk, en fazla insanı hedefliyorduk.

“Modası geçmiş dinlerle uğraşan dünyadaki bütün o genç insanları düşün. Ya da dinsizleri. Bütün o insanlar senin hedef kitlen.”

İnsanlar her şeyi bir araya getirmenin yollarını arıyorlar. Cazibe ve kutsallığı, moda ve ruhaniliği bir araya getirecek birleşik bir alan teorisine ihtiyaç duyuyorlar. İnsanların iyi olmakla, iyi görünmeyi uzlaştırmaları gerekiyor.

Birkaç “Ev Ekonomisi” Örneği;

Ev ekonomisi dersinde ihtiyacınız olan püf noktalarının hepsi öğretilmez ama çalışmaya başladıktan bir süre sonra bunları kendiniz keşfetmeye başlarsınız. Çocukluğumun geçtiği kilise yerleşiminde bize, damlamayan mum yapmak için mumları bol tuzlu suda bekletmek gerektiği öğretilmişti. Kullanıma hazır hale gelene kadar da buzlukta bekletmek gerektiği öğretilmişti.

Yakadaki ruj lekesini çıkarmak için lekeyi sirkeyle ovun. Meni gibi protein bazlı inatçı lekeleri çıkarmak için, lekeyi tuzlu soğuk suyla duruların, sonra da normalde yıkadığınız gibi yıkayın.

Hırsızlar tarafından kırılan yatak odası penceresinin veya yere düşen viski şişesinin kırıklarını toplamak ve hatta en minik parçacıkları bile yok etmek için bir dilim ekmek kullanın.

Saatlerce ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini gizlemesi için evin hanımına, mavi veya leylak rengi göz kalemi kullanmasını tavsiye edin. Karşınıza kocasının dişini kırmış bir kadın çıkarsa, kocası diş doktoruna gidene kadar dişi bir bardak sütün içinde saklayın. Bu arada beyaz bir macun elde edene kadar çinko oksitle karanfil yağını karıştırın. Hızlı ve kolay bir dolgu için, oyuğu durulayıp çarçabuk sertleşen bu macunla doldurun.

Yastıktaki gözyaşı lekelerini çıkarmak için, ter lekesi için uyguladığınız yöntemi deneyin. Beş aspirini suda eritin ve lekeli kısmı iyice çitileyin. Rimel lekesi bile olsa, sorun çözülmüş demektir.

Dantelleri kolalı gibi görünmesi için yağlı kâğıtların arasına koyup ütüleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.