Yaklaşık 8-9 ay önce Tim Burton’un ilk “eseri” olan, 6 dakika 25 saniyelik stop-motion kısa filmi Vincent’i izlemiştim. Dün akşam Nightmare Before Christmas (Noel Gecesi Kâbusu) hakkında araştırma yaparken animasyona bir kere daha rastladım. Ve tekrar izledim.
Burton, 1982’de Disney’de çalışırken Vincent adındaki şiirini çalışma arkadaşlarından (Disney yaratıcı ekibinin başı) Tom Wilhite ve (Disney yöneticisi ve aynı zamanda bir süre kız arkadaşı olan) Julie Hickson’a gösterir. İkisi de Burton’ın yeteneğinden oldukça etkilenirler ve Wilhite kendisine 60.000 dolar vererek Vincent’i uyarlamasını ister. Burton önceleri şiiri, çocuklar için kısa hikâye kitabı haline getirmek ister ama bu gerçekleşmez.
Disney’de animatör olan Rick Heinrichs, stop motion animatörü Stephen Chiodo ve kameraman Victor Abdalov ile birlikte 2 ayda kısa filmi çekerler. Animasyonu 1920’lerdeki Alman Dışavurumcu filmlerin stiline uygun olarak siyah-beyaz yapılmıştır.
Ünlü Hollywood yıldızı Vincent Price (1911-1993) ve Edgar Allen Poe hayranı olan 7 yaşındaki Vincent’in karanlık iç dünyasının anlatıldığı animasyon fena halde Tim Burton’un çocukluğuna benziyormuş. Burton küçükken Vincent Price ve Edgar Allen Poe hayranıymış. Price ile tanışmış ve çok iyi dost olmuşlar. Animasyonu seslendiren de Vincent Price olması ise ayrıca güzel bir ayrıntı.
Animasyonda Vincent’in deney yapmak için kullandığı köpeği ya da teyzesini gördüğünde yapmak istedikleri de Burton’un çocukluğundanmış.
Vincent, sadece 2008’de yayınlanan Noel Gecesi Kabusu’nun özel edisyonunda bonus materyal olarak ve Amerikan Kısa Filmler serisinin Cinema 16 DVD’sinde yayınlanmış.
Ekrem Düzen’in çevirimi ile animasyondaki şiir şöyle;
Vincent
Vincent Malloy yedi yaşında
Her zaman pek uslu, pek aklı başında
Bu yaşta bu anlayış, incelik her işinde
Ama işe bak, Vincent Price olmak peşinde
Ne kardeşini dert eder ne kedileriyle köpeğini
Gerçi örümcek ve yarasayla doldurmak ister evini
Böyle bir evde kendi icadı korkulara dalabilirdi
Karanlık dehlizlerde kahrıyla baş başa kalabilirdi
Teyzesini hiç üzmez, hiç de çıkmaz sözünden
Ama mumyalayıp müzesine koymak geçer gözünden
Deneme tahtası olmuştu köpeği Abercrombie
Yaratmayı umuyordu korkunç bir zombi
Böylece korkunç zombi köpeğini yanına alıp
Kurbanların peşine düşebilirdi Londra sisine dalıp
Kafasında hep karanlık suçlar kurmazdı
Resim yapıp okumaktan da geri durmazdı
Arkadaşları okurken Cin Ali ve Çalışkan Arı
Edgar Allen Poe oldu Vincent’in gözde yazarı
Ürkütücü bir hikâye okurken bir gece
Okuduğu bir cümle döndürdü yüzünü kirece
Dayanılmaz korkunç bir haber almıştı
Güzel karısı diri diri toprak altında kalmıştı
Emin olmak için gidip kazdı mezar toprağını
Oysa dağıtmıştı annesinin çiçek yatağını
Odasına gönderdi Vincent’i annesi
Anladı ki sürgün yeriydi bu hüküm kulesi
Ömrünü geçirmeye mahkûmdu bakmadan yaşına
Güzel karısının portresiyle kalmıştı bir başına
Kapanmışken kabrine, çılgın ve yalnız
Vincent’in annesi odasına daldı apansız
“Dışarı çıkabilirsin,” dedi, “istersen eğer,
Bugün hava çok güzel ve oynamaya değer”
Ağzını açtı Vincent ama yoktu konuşacak hali
Yılların yalnızlığından kalmamıştı mecali
Kalemiyle bir şeyler karaladı bir parça kağıda,
“Bu evin esiriyim ben ve çıkamam buradan asla”
“Ne ölüsün ne de esir,” dedi annesi;
“Oynadığın bütün oyunlar kendi kafanın sesi
Vincent Price değilsin sen, Vincent Malloy’sun
Ne mahkûmsun ne deli, sadece bir çocuksun
Yedi yaşındasın ve benim oğlumsun
Dışarı çık ve oyna, eğlencen gerçek olsun.”
Öfkesi geçmişti artık, odadan salona çıkarken
Ve Vincent yavaşça sırtını duvara yaslarken
Bükülmeye, titremeye, çatlamaya başladı oda
Ürkütücü çılgınlığı zirveye ulaştı sonunda
Abercrombie’yi gördü, zombi kölesini
Ve mezarın derinlerinden duydu karısının sesini
Seslendi tabutundan ve buyurdu korkunç istekler
Çatlayan duvarlardan uzandı iskelet eller
Hayatındaki tüm korkular rüyalarından taştı
Ve dehşet çığlıkları deli kahkahasını aştı
Delilikten kaçmak için kapıya uzandı
Ama güçsüz ve ölgün yere kapandı
Kırık dökük ve pek cansızdı sesi
“Kuzgun”dan okurken bir Edgar Allen Poe dizesi
“ruhum ki o gölgeden sızan
ve yerde yüzer gibi uzanan
kaldırılacak mı ayağa?
Bir daha asla…”
“(Tim Burton’s) Vincent” üzerine bir yorum