Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan

Doğum günümde Kutay’ın hediye ettiği Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan’ın 1973’de yayınlanan ikinci romanıymış. Romanda resmedilen Zebercet’in normal hayattan psikolojik olarak yabancılaşması ve yaşadığı derin yalnızlık çok güzel anlatılıyor. Okuduğum bazı bölümlerde bilinçsizce kendimi Zebercet’in yerine koydum. Bence bu da romanın gerçekçiliğini kanıtlıyor.

Çıkış yolunu bir türlü bulamayan ve bir süre sonra yarattığı, diğerlerinden yabancılaşmış dünyasında monoton, robotik bir hayatı ve alışılmış, sıradanlaştırılmış bir yalnızlığı olan Zebercet’in Ankara treni ile gelen güzel kadına bir anda vurulması, aynı zamanda sürekli dibe ittiği bazı şeyleri yeniden hatırlaması demektir. Belki de yıllardır var etmek için uğraştığı yalnızlığının en önemli kuralı olan, tüm beklentilerinden ve arzularından uzaklaşma süreci kadını görünce yerle bir olur. Arzuları zamanla Zebercet’i ele geçirmeye başlar. Bir süre onlara boyun eğer, iplerini çektikçe daha hızlı koşar ama ışık azaldıkça daha önce olmadığı bir yere geldiğini fark eder. İşte o zaman büyüklerinin garip hayat hikayelerine sığınmak ister. Onlardan bir çıkış yolu aramaya başlar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.