Sezon başında Gençlerbirliği’nin başına gelen ve Türk futbolunda “taraftarla olumlu iletişim” konusunda devrim niteliğinde iki toplantıya imzasını atan Fuat Çapa’nın Bağış Erten ve Banu Yelkovan’ın hazırlayıp sunduğu Yenilsen de Yensen’deye konuk olacağını duyduğumda çok sevinmiştim. Yanlışım yoksa programa ilk kez bir teknik direktör konuk olacaktı.
25 Kasım Cuma günü 20:00’de Ankara’da oynayacağımız ve 0-0 biten Fenerbahçe maçının ardından 23:00 otobüsü ile yola koyuldum. Sabah 04:30 gibi kötü bir saatte İstanbul’daydım. Kuzenim Fahriye‘nin beni alması ve bir sonraki gün Maslak’a gitmek için en yakın metro istasyonuna nasıl gideceğimi, uykulu bir şekilde tarif etmesi taktire şayandı.
NTVSpor yeni bir stüdyoya taşınmıştı. Daha önce katıldığım programın çekildiği stüdyodan daha “boş” (önceki sıkışık ve karmaşıktı ama dışarıdan bir gözle daha samimi ve sıcak görünüyordu) ama aynı zamanda daha “modern” stüdyonun kantininde bir süre bekledim. Ardından diğer taraftarlar ve Bağış Erten ile Banu Yelkovan geldi. Bir şeyler içilip hoşbeş sohbet edildi. Ardından Fuat Çapa geldi.
Stüdyoya geçtiğimizde daha önceki tribün şekline göre bu sefer yarım ay şeklinde bir koltuk vardı. Ben bodoslama bir yere oturdum. Yanıma da Eskişehirli arkadaş oturdu. Onun yanına da Fuat Çapa. Ses kontrolü yapmak için herkesin tek tek bir şeyler söylemesi istendi. Sıra bana geldiğinde Bağış’a bakıyordum ve “inanılmaz” ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu! Yaklaşık 30 saniye sonra “Gençlerbirliği” dedim güldüm. Benden sonraki arkadaşlar benzer şekilde devam ettiler… Ses kontrolünden sonra Eskişehirli arkadaşla Fuat hoca yer değiştirdi. Böyle olunca da ben “yine” toplantıdaki gibi (bunu anlatma sebebim Zeynep‘tir) Fuat hocanın yanında yer aldım…
Program başladı…
İlk ara verildiğinde, Fuat Çapa’nın anlattıkları karşısında herkesin dibi düşmüştü. Ciddi anlamda herkes şaşkındı. Bir teknik direktörün, futbol sistemine, istikrara, modellemeye, planı ve uzun vadeli çalışmaya, Türkiye’ye gelen yabancı futbolcuların 6 ayda Türkçe öğrenmesi kuralını koyma düşüncesine, taraftar toplantılarına, altyapıdan her yıl 6 futbolcunun as kadroya geçmesi gerektiğine ve daha bir sürü konuya değinmesi ve bunu hiç alışık olmadığımız bir içtenlik ve samimiyetle anlatması inanılmazdı doğrusu. Ben diğer katılımcıların şaşkınlığına bakarken içimden “demek ki Fuat Çapa’nın Gençlerbirliklilerle yaptığı ilk toplantıda benim de suratım böyleydi” diye geçiriyordum.
Fuat Çapa’nın arada ilk sözü ise, taraftarlara dönüp “Çok konuştum herhalde. Siz hiç konuşmadınız” demesiydi. Bu bile herkesi tekrar dumur etti. Katılımcılar, “Hocam siz konuşun biz dinleyelim. Bizce böyle gayet iyi gidiyoruz” dediler…
İkinci arada Eskişehirli Özgür Ersöz’ün “Hocam Eskişehirdeki maçta size çok kızdık. 2 puanımızı götürdünüz” söylemine Fuat Çapa’nın “Niye ki güzel maçtı. Elimizden geleni yaptık” söyleminden sonra benim “İyi de 4 yıldır 0-0 bitiyor Eskişehir’deki maçlarımız” lafıma Çapa’nın, “mali Gençlerbirliği’nin istatistiklerini tutuyor. O yüzden skorları bilip ona göre deplasmana gidip gitmemeye karar veriyor” diyerek gülmesine ise çok güldüm doğrusu…
Programın ardından Bağış Erten, Banu Yelkovan, Ali Ekber Düzgün ve bazı konuklar kantinde oturup biraz daha muhabbet etti. Bu arada Banu Yelkovan’ın twitterda yazılanları okuması ve Çapa hakkında neredeyse tüm yazılanların olumlu olması çok güzeldi. Bu ufak muhabbette de yine Çapa bir sürü alışkın olmadığımız konudan bahsetti. Ayrılma bölümünde Çapa’nın çok içten bir şekilde bana “bugün kalıyor musun?” dedikten sonra “kalacak yerin var mı?” diye sorması “var” diyerek teşekkür etmem ve “yarın nasıl gideceksin?” diyerek çok samimi bir arkadaş gibi ilgilenmesi de zaten Fuat Çapa’nın nasıl biri olduğunu bir kere daha gösteriyordu…
Ayrıca, NTVSpor’da çalışan ve bir süredir haberleştiğimiz ama tanışma fırsatımız olmayan Coşkun Çelik’in görüşmek için mesai saatinden erken stüdyoya gelmesi ve oturup muhabbet etmemiz de günün en güzel anlarındandı…
Dip not: Belki merak eden olur. Boynumdaki atkı bizim “Venceremos” atkısı dediğimiz Gençlerbirliği atkısıdır. Bir yanında “Venceremos”, diğer yanında ise “Gençlerbirliği” yazmaktadır. Aynı zamanda bir ucunda Gençlerbirliği logosu ve bir ucunda kızıl yıldızın etrafında “Ankara Rüzgarı” yazmaktadır.
İzlenimlerini bizimle paylaştığın için teşekkürler Mehmet Ali. Eline sağlık… Gerçekten keyifle izlediğimiz güzel ve doyurucu bir program oldu. Fuat Hoca’nın açıklamalarında Türk futbolunun gelişmesi bakımından önemli olabilecek mesajlar var. Tabii anlayanlara…
Canlı olarak izleyemediğim fakat sonradan izlediğimde kendimi bir an eski türk filmlerinin içinde buldum. Fakir olan erkek -ki burada Fuat Hoca oluyor-, sevdiği kıza -ki burada Gençlerbirliği oluyor, duyduğu aşkı ve sevgiyi ne kadar güzel anlatıyordu. Ama tek temennim Türk milletinde olmayan ve adına ”SABIR” dedikleri şeyi İlhan başkan Fuat hocadan esirgemezse eminim ki Gençler ve Türk futbolu için bir 5. büyük neden Ankara’dan gelmesin ki…