Birileri başlatıyor, diğerleri de onları takip ediyor ve bize de önce şaşırmak sonra da “profesyonellik abi” demek kalıyor. Son zamanlarda özellikle sesi çok çıkan takım futbolcularının aleyhine ya da lehine tüm pozisyonlarda yaptıkları el-kol hareketleri ve hakemin etrafını sarışları gözüme batmaya başladı…
Yan hakemin hemen önünde kendinden çıkan topa bile itiraz eden, el-kol hareketi yapan bir oyuncunun bunu neden yaptığını anlamlandırmaya çalışıyorum. “Bak hakem, yanlış yapıyorsun” diyerek üzerinde baskı kurmaya mı çalışıyorlar? Yoksa “kaybetmenin” hırçınlığını mı yaşıyorlar?
Ceza alanı içine gelen her şut daha rakip oyuncuya çarpmadan el-kol hareketi ile “penaltı hocam elle kesti!” diye bağırıp çağırmak neyin nesi? Ya da her kafa topuna çıkışında rakibini itmeyi, dirsek atmayı alışkanlık haline getiren bir oyuncunun pozisyon sonrası suçlu rakibiymiş gibi hakeme saldırışı. Bir de pozisyonun içinde olmayan ama her pozisyonda hakeme koşanlar var…
İyi de kuralları belli olan bir oyunda bu gücü nereden alıyorlar? Ya da çoğu zaman hakemi tartaklamaya kadar giden pozisyonlarda hakemin bir kart bile çıkartmaması neden? Niye?
Bir oyuncu maçın heyecanı ile bir poziyonda bilemediniz iki pozisyonda ne olursa olsun itiraz edebilir tamam ama eğer bunu iş haline getirip hakemin gözü önünde olan bir olaydan sonra bile itiraz ediyorsa ben bunu “profesyonellik” diye adlandırmak istemiyorum doğrusu. Bunun adı kim ne derse desin her yerde “çirkeflik”tir.
Halısahada oynadığınız bir maçta bile bir iki kere kendini yere atan ve kıvranan adama “herhalde gözümüzden kaçtı” diye faulü verirsiniz ama üçüncüsünde “noluyor abi” demeye başlarsınız. Ama milyonların takip ettiği bir oyunda nedense ne üçü ne beşi, yüzüncü pozisyondan sonra bile “sesi çıkan” kollanıyor… Bize de sadece “profesyonellik abi” demek kalıyor. İyi de ben bunu böyle adlandırmak istemiyorum…